Doku ve organlar

Hücreler

Moleküller

Atomlar

Atomaltı parçacıklar (Elektron proton nötron nötrino)

Kuarklar

Her bir yapıtaşı, bir üstteki sistemi oluşturuyor.

Bu durumda temel olarak, atomaltı dünyada, hepimiz enerjiden ibaretiz.

Elbette ki yapıtaşlarımız itibarıyla, gözümüzle göremediğimiz her tür enerjiyle etkileşime girmemiz mümkün. Dikkatten kaçan konu şu ki; enerjiden söz açılınca; herkes için, her an, her şey imkan dahilinde sanılıyor.

Halbuki vücudumuz, enerjinin özel ve farklı şekillerde yoğunlaşmasıyla oluşuyor. Su örneğine bakalım. Suyun gaz, sıvı ve katı halleri var. Aslında hepsinin yapıtaşı H2O molekülü. Ama buhar, su ve buzun özellikleri aynı mı?

Umutlu olun, iyimser olun; ama siz siz olun, nasıl olsa enerjiyim diye buhar olmadan uçmaya, buz olmadan su üstünde yürümeye kalkmayın!

Belki de kafamızdaki pek çok sorunun cevabı burada yatıyordur.

İnsanı suya benzetirsek; buhar, sıvı, katı insan ne anlama gelir?

Buhar olmak iyi bir şey midir, gerekli midir? Bunu ister miydiniz?

Buz olmak kötü müdür?

Buhar ya da buz olmak için ne yapmak ya da ne yapmamak gerekir?

Dönüşüm bir anda mı olur, zaman mı alır? Ne kadar sürer? Günler? Haftalar? Yıllar?

Dönüşümün riskleri var mıdır? Bunları nereden öğreneceğiz?

Katı bir maddeci olmanın yanlışlığını tartışmaya bile değmez. Fizik zaten bunu gösterdi. Hem de 100 yıl önce.

Peki ya diğer uç? Gözle görülmeyen konulardan bahsediyoruz. Şarlatanları nasıl ayırt edeceğiz? Her “kuantum” diyenin peşinden mi gideceğiz?

Cevap nerede?