21. Yüzyıldayız ve santimetrenin milyonda biri boyutlarındaki bir mikroorganizma dünya hayatını, ekonomisiyle ve insanların psikolojisiyle birlikte altüst etmiş durumda.

Virüsler çok küçük mikroorganizmalardır. Yaşamak ve çoğalmak için başka bir canlı hücre nin (buna konakçı hücresi denir) içine girip onun kaynaklarını ve üreme sistemini kullanmak zorundadırlar. Başka bir hücrenin içinde değilken son derece zayıf durumdadırlar, deterjan ve sabun la öldürülebilirler. Ancak hücrenin içine girdikten sonra, o hücreye de zarar vermeden virüsleri etkisiz hale getirmek son derece zordur. Bu yüzden virüslere karşı uygulanan tedavilerin yan etkileri de fazladır. Virüs konakçı hücresine girdikten sonra çoğalır, bir süre sonra o hücreyi parçalayarak dışarı çıkar, başka hücreleri enfekte etmek üzere yola çıkar. Konakçının #bağışıklık sistemi virüslere karşı savaşır ve onları ortadan kaldırabilir.

Bu temel bilgi bizi şu sonuçlara götürüyor:

  1. Viral hastalık ların kötü sonuçlarından korunmak için, öncelikle virüslerle karşılaşmamak,
  2. Karşılaştığımız durumda da güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olarak bu mikroorganizmaları yenmek gereklidir.

Virüslerle karşılaşmamak; çevre ve vücut hijyeni ile mümkün olabilir.

Güçlü bağışıklık sistemi ise doğru beslenme, sıvı alımı, dinlenme, stresin aşırısından kaçınma ve vücut ısısını korumakla sağlanabilir.